add

2024 Yerel Seçim Sonrası Uyarımız / 2024-05-09

 ATATÜRK İLKE VE DEVRİMLERİ AYDINLANMANIN ÖNCÜSÜ VE IŞIĞIDIR. VAZGEÇİLMEZ YOL GÖSTERİCİMİZDİR.

 

2024 Yerel seçimleri öncesi yaşananlar üzerine yurttaşlık ve bir Cumhuriyet Halk Partililik bilinci içinde aşağıdaki hatırlatmayı yapmayı görev sayıyorum.

 

Özellikle son yıllarda, ideoloji ve ilkelerini unutan siyasi yapıların birçoğu, ne olursa veya nasıl olursa olsun iktidar olma hedefi ile kimliklerinden uzaklaştıkları bir dönemden geçiyoruz.2024 yerel seçimleri öncesinde yaşananlar bu görüşümü kanıtlayan niteliklidir. Laiklik ilkesine aykırı biçimde, dinin siyasete alet edildiği, seçim meydanlarında ayetlerin referans gösterildiği, tespihlerin, seccadelerin, yiyecek-içecek paketlerinin, hediye çeklerinin dağıtıldığı, ibadethanelerden seçim çalışması görüntü ve söylemlerinin gerçekleştirildiği, bölünmez bütünlüğümüze kast edenlere göz kırpıldığı, şeyhlerin, tarikatların, cemaatlerin kapılarında oy devşirilmeye çalışıldığı, siyasetin finansmanının baş döndürücü boyuta ulaştığı, vaatlerin sınır tanımadığı, ilkeler yerine hayali projelerin uçuştuğu, sadece sandıktan pay kapma yarışına odaklı bir süreç yaşıyoruz. Oysa daha yeni bir yıl önce yapılan Genel seçimlerde ittifak adı altında yapılan suni birlikteliklerin Gazi Meclisimize karşı devrimcileri, FETO kumpaslarında yer alan uzantılarını, Cumhuriyet karşıtlarını nasıl taşıdığını gördük ve yaşadık. O zamanda bu eleştirilerimizi yapmıştık. Suni ve ilkesiz birlikteliklerin nelere mal olduğu görüldü. İlkeler ve değerler insanları da kurumları da her zaman sonsuza dek yaşatandır

Sizlerle Köy enstitülerinin mimarı, büyük bir eğitim devrimcisi, İsmail Hakkı Tonguç’un geniş öngörüsüyle bugünü analiz ettiği görüşünü paylaşmak isterim.

“Demokrasinin iki çeşidi vardır. Biri zor ve gerçek olanı, öbürü de kolayı, oyun olanı... Topraksızı topraklandırmadan, işçinin durumunu sağlama bağlamadan, halkı esaslı bir eğitimden geçirmeden olmaz birincisi, köklü değişiklikler ister. Bu zor demokrasidir ama gerçek demokrasidir.

İkincisi kâğıt ve sandık demokrasisidir. Okuma yazma bilsin bilmesin; toprağı, işi olsun olmasın, demagojiyle serseme çevrilen halk, bir sandığa elindeki kâğıdı atar. Böylece kendi kendini yönetmiş sayılır. Bu, oyundur, kolaydır. Amerika bu demokrasiyi yayıyor işte. Biz de demokrasinin kolayını seçtik. Çok şeyler göreceğiz daha...” diyordu Tonguç baba bundan tam da neredeyse 70-75 yıl önce

Diğer taraftan ABD emperyalizminin oryantalistleri Samuel P. Huntington, Paul Henze, Richard Perle, Graham Fuller, Paul Wolfowitz, Marc Grosman, gibi ılımlı İslam modeliyle Türkiye ye rol biçmek isteyen bu noktada tehdit olarak gördükleri Atatürk’ü ve Kemalizm’i yok etme planlarını hazırlayan stratejistlerden Huntington’a göre, ‘’Bir ülkede siyasi kurumsallaşma, siyasi katılımdan önce olursa “siyasi gelişme”; siyasi katılım siyasi kurumsallaşmadan önce olursa, “siyasi çürüme” olur.Maalesef ülkemizde de siyasi çürüme Atatürk ilke ve devrimlerinden uzaklaşmakla gerçekleştiriliyor. Günümüzde ilkelerin, devrimlerin savunulması ile kurumsallaştırılması yerine siyasi katılım öncelik alınıyor.Yüzyıldır bitmez tükenmez bir şekilde emperyalistler ve onun içerideki işbirlikçileri, gericiler, Cumhuriyeti numaralandıran ikinci Cumhuriyetçiler, yetmez ama evetçiler, tarikatlar cemaatler, şeyhler, terör sevicilikle bölünmez bütünlüğümüze kurşun atanlar bu siyasi çürümenin bir parçası olarak o değirmene su taşıyorlar.

 

Şimdide Kalpaksız Kuvayi Milliyeci Uğur Mumcu’yu ve söylediklerini hatırlatalım. Ne diyordu? Mumcu

Atatürkçülüğün ilk koşulu devrimci olmaktır, çağdaş olmaktır, demokrat olmaktır. Öyle ödün siyaseti ile Atatürkçülük olmaz. Öyle uzlaşmacı ve pazarlıkçı yaklaşımlar ile laiklik ilkesi savunulamaz. Yardakçılık ile ise hiç savunulamaz.Laiklik ilkesini savunmak için Atatürk gibi inançlı olmak gerekir. İzinden gittiklerini söyleyenler gibi ürkek, kararsız ve inançsız değil.”

"Ben Atatürkçüyüm.... Ben, cumhuriyetçiyim... Ben lâikim... Ben antiemperyalistim... Ben tam bağımsız Türkiye'den yanayım... Ben insan hakları savunucuyum... Ben, terörün karşısındayım... Ben, yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım. Dün sabaha değin, araştırarak yazdığım hiçbir konuyu yalanlayamadınız. Öyleyse vurun, parçalayın, her parçamdan benim gibiler beni aşacaklar doğacaktır."

Günümüzde kurucu değerlerimizden uzaklaşıldığı, Atatürk ilke ve devrimlerinin modasının geçtiği, ikinci Cumhuriyet özlemcileri ile bir kısım sözde solcu, aydın ve demokrat geçinenlerin demokrasi ve özgürlük gibi önemli kavramların içini boşaltarak, bölücülerle yeni yaklaşımlar çerçevesindeki birliktelikler oluşturmaları, ulus devlet modelinden sapma göstergeleri, kurucu değerlerimizden utangaç tavırların olduğu bir ortamda ilke ve değerler üzerinden hareket etmek yerine bize oy vermezler yaklaşımı ile değerlerimizden ve kuruluş felsefemizden hızla uzaklaşıyoruz.

Diğer taraftan toplumsal ve siyasal yaşamda erdemli olmak, erdemliliği savunmak, onu korumak son derece önemlidir Siyasal görevler, bireysel çıkarlar için kullanılmamalıdır.Ticaret ile siyasetin bağı kesilmelidir. Siyaset kurumu ve kamu yönetimi, ‘sermaye, cemaat ve çıkar’ bağlarından arındırılmalıdır.Siyasette ve kamu yönetiminde, her türlü yozlaşma ve kirliliğe, etik dışı ilişkilere, ‘Tüccar Siyaset’ anlayışına” son verilmelidir

 

“Benim en büyük eserim Türkiye Cumhuriyeti ve Cumhuriyet Halk Partisidir”Bu söz, partimizin kurucusu,ülkemizin kurtarıcısı,Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e aittir.

Cumhuriyet Halk Partisi dünya çapında bir tarihi arkasında taşıyan bir partidir. Cumhuriyet Halk Partisi sıradan bir iktidar organizasyonu değildir. İktidardan pay kapma amacına yönelik günün şartları içinde şekillendirilmiş bir iktidar arayışının yön verdiği bir kuruluş hiç değildir. Cumhuriyet Halk Partisi bir devletin şekillenmesi mücadelesi içinde sorumluluk üstlenmiş olan bir Partidir.

CHP önemli bir tarih kesitinde emperyalizme, kurulu düzene, eşitsizliğe, imtiyazlara başkaldırının ifadesidir. Türkiye’nin onurlu geçmişinde Cumhuriyet Halk Partisi vardır. Türkiye’nin onurlu geleceğinde de Cumhuriyet Halk Partisi olacaktır. Seçim çalışmalarında görüldüğü üzere, CHP amblemleri gizlenmeye çalışılamaz, kurucu değerler için modası geçti diye söz edilemez Cumhuriyet Halk Partisinden utanılamaz, saklanılamaz, tam tersi gurur duyulur.

Cumhuriyeti kuran parti olmakla gurur duymak elbette çok önemlidir. Ama Cumhuriyeti koruyan, ona her koşul altında sahip çıkan CHP’nin, Atatürk’ün partisi olarak kalması için mücadele etmek günümüzün en yakıcı konusudur

Ulu önder Atatürk’ün“Ey millet! İyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti,şeyhler,dervişler,müritler, mensuplar memleketi olamaz’’ sözüne bağlılığımız sonucu ülkemize dayatılmak istenen tarikat kuşatmasını kaldırmak, Laik demokratik hukukun üstünlüğüne dayalı tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin birlik ve toprak bütünlüğü içinde sonsuza dek yaşaması için elbirliği ile eskisinden daha çok mücadele edilmesi gereklidir.

Ülkemizin örnek ve model olarak bütün dünyada ilgiyle izlenen bu modernleşme tarihinin temelinde birçok TEMEL SİYASİ İLKE vardır: Bunlardan en önemlileri

Tam bağımsızlık ve bölünmez bütünlüktür

Bir diğer ilke, din, siyaset ve laiklik anlayışıyla ilgilidir. Müslüman bir toplumda en geniş din ve ibadet özgürlüğü ile laik bir devlet düzeninin birlikte sürdürülebilmesi pek çok kişinin gözünde Türkiye’yi örnek bir ülke haline getirmektedir.

 

Diğeri ise Irk, kan, kafatası ölçülerini reddeden ve etnik kimlikleri yerel, yöresel bağımlılıkları aşan bir ulusal kimlik anlayışı. Etnik ve sosyolojik kimliği inkâr etmeden ama onun tutsağı da olmadan daha yüksek bir ulusal kimliğe geçişi amaçlayan uluslaşma politikası. Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına TÜRK MİLLETİ denir.” tanımı doğrultusunda; Etnik kimliğimiz ne olursa olsun hepimiz Türk Milletinin birer parçası olarak eşitlik ve kardeşlik içerisinde beraber yaşayacağız.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk Gençliğine hitabesini ve Bursa Nutkunu bir kez daha hatırlayalım

“Türk Genci, devrimlerin ve Cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir.

‘’Ey Türk gençliği!Birincivazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir’’.

Gürhan AKDOĞAN